Canımın yanacağını biliyorsam, koşarak giderim hep. Yaralanmaktan korkmadım hiçbir zaman. Kabukları severim; kaldırıp altına bakarım, yeni, olmamış ben'e. Her güzel şey oluşurken, bozduğu diğer her şeyin canını yakar.
Ara sıra, yere oturup insanlara bakarım. Oradan nasıl göründüklerini oturmadan, başımı kaldırıp onlara bakmadan göremem. Genelde bir değişiklik olmaz ama ben yine de bakarım. Belki bir gün, bir fark görürüm.
Düşünüyorum da, o zaman düşmekten neden korkuyorum?
Ayakta duramıyor olmakla yüzleşmek mi?
Elimden tutup kaldıracak birini bulamamak korkusu mu?
Bu aralar ayakta durmak o kadar zor ki.